Grip, genellikle yıl içerisinde Ekim ayından başlayarak Mart sonu Nisan başına kadar olan dönemde sıkça görülen oldukça bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Bu aylarda hasta kişi sayısının belirgin şekilde artması beklenen bir süreçtir. Bu durum salgın olarak değerlendirilmemeli, mevsimsel grip hastalığı aktif dönemi olarak kabul edilmelidir.
Mevsimsel grip hastalığının etkenleri olan influenza virüslerinin üç alt tipi influenza A ,B,C bulunmaktadır. Yıllar içerisinde toplumda sık görülen influenza virüsleri sürekli olarak bazen küçük bazen de büyük değişime uğramakta, bir önceki yıl görülen virüsten oldukça farklı virüsler sonraki yıllarda insanları hastalandırabilmektedir. Bu durum neden her yıl grip olabildiğimizi net bir şekilde açıklamaktadır. Hastalıktan korunmada en etkili yöntemin grip aşısı olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl vurgulanmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere grip aşısı içerisinde bir önceki yıl toplumu en çok hastalandırılan virüsleri içeren 3 veya 4 alt tip influenza virüsü aşı içerisine dahil edilmekte ve her yıl aşı yeni hazırlanmakta, bir önceki yılın aşıları kullanılmamaktadır. İnsanlarda hastalık oluşturan influenza virüslerinin neredeyse tamamı influenza A ve influenza B alt tiplerine aittir ve aşılar içerisinde her iki alt tipe ait suşlar yer almaktadır.
İnsanlarda olduğu gibi her canlının kendine ait grip virüsleri mevcuttur ve kuş gribi halk arasında bunun bilinen en güzel örneğidir. Diğer canlılara ait grip virüslerinin insanları hastalandırması beklenmez. Bununla birlikte 2009 yılında tüm dünyanın yaşadığı domuz gribi salgınında olduğu gibi, hayvanlardaki grip virüsleri insanlara geçiş özelliği kazanabilmekte ve tüm dünyayı etkileyen pandemiye neden olabilmektedir. Ancak domuzlardan insanlara geçen domuz gribi virüsleri gibi virüslerde tüm dünyayı etkileyecek bir salgına neden olma gücünü birkaç yıl içerisinde kaybetmekte, sonraki yıllarda mevsimsel influenza etkenleri arasında yerini almaktadır.
İnfluenza virüsleri hasta kişiden diğer kişilere kolaylıkla bulaşabilmekte, insanların kapalı alanlarda daha çok vakit geçirdikleri kış aylarında hastalık en yoğun dönemine ulaşmaktadır. Grip virüsü, genellikle hasta olan kişilerin konuşma, öksürme ve hapşırma gibi davranışları ile etrafa saçılır. Virüs içeren damlacıklar, hasta kişiye 1 metre ve daha yakın olan kişilerin ağız, burun ve göz mukozalarına geçmesi ile bulaşmaktadır. Daha nadir olarak virüs içeren damlacık ile kirlenmiş yüzeylere, araç ve gereçlere kişilerin önce elleri ile dokunması ve sonrasında ellerini ağız, burun veya gözlerine götürmeleri ile de bulaşabilmektedir.
Hastalıktan korunmak için grip sezonunda mümkün olduğunca kalabalık ve kapalı ortamlardan uzak durulmalı, hasta kişiler ile temas etmemeye, sarılmamaya ve tokalaşmamaya çalışılmalı, eller sık sık yıkanmalı ve kişisel hijyen kurallarına daha fazla dikkat edilmelidir. Hasta olan kişilerin özellikle maske kullanmaları, virüs yayılımını önemli ölçüde azaltmaktadır. Hastalığın sıklığının arttığı dönemlerde, kalabalık ortamlarda sağlıklı kişilerin de maske takmasında fayda vardır.
Grip birçok kişide hafif seyretmekte ve bu kişiler birkaç gün içerisinde tamamen iyileşmektedir. Bununla birlikte yaşlılarda, erken çocukluk döneminde, gebelerde ve kronik hastalığı olanlar gibi risk gruplarında ağır seyretmekte, hastane yatışlarına ve hatta ölümlere neden olabilmektedir. Hastalığın en belirgin bulguları; ani başlayan ateş, öksürük, baş ağrısı, kas ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, kusma, ishal . Hastalık belirtileri başlamadan bir gün öncesinden itibaren bulaşma olabilir, beş güne kadar da bu şekilde etrafa yayma riski devam eder.
Hasta kişiler hekim önerisi olmadan ilaç kullanmamalıdır. Grip, tedavisi olan bir hastalıktır ancak yapılan çalışmalar ile tedavinin olabildiğince erken dönemde başlanmasının önemi vurgulanmaktadır. Hastalık belirtileri başladıktan sonraki ilk 48 saat içerisinde başlanan tedavinin daha etkili olduğu bilinmelidir. Ayrıca grip olan kişiler bol sıvı almalı, beslenmelerine dikkate etmeli, ellerini sık sık yıkamalı, öksürme ve aksırma sırasında ağızlarını kâğıt mendille, mendil yok ise kolun iç yüzü ile kapatmalı, mümkün ise birkaç gün evde istirahat etmelidir.
Dünyada bilimsel çalışmalar ile gripten korunmanın en etkin yolunun aşı olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle grip sezonu öncesinde ve grip sezonu süresince özellikle hastalığın ağır seyrettiği ve hatta ölümlerin görülebildiği risk grubundaki kişilerin grip aşısı yaptırmaları önerilmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından hekim reçetesi ile grip aşıları risk grubundaki kişilere her yıl tüm sağlık kuruluşları tarafından ücretsiz yapılmaktadır. Aşı uygulaması 9 yaş sonrası tek doz olarak yapılabilir. 6 ay 9 yaş arasındaki çocuklarda bir ay arayla iki doz yapılması yeterli olur. Önceki yıllarda grip aşısı olanlara ise sadece tek bir hatırlatma dozu yapmak yeterli olur. Son yıllarda 4 alt grup içeren grip aşıları yapılmakta ve her yaşta tam doz olarak uygulanması gerekmektedir. Koruyuculuğu %50-80 arasında değişiklik göstermektedir. Hastalığın istenmeyen sonuçlarına karşı aşının koruyuculuğu çok daha yüksek düzeydedir. Aşı ölü virüs içerdiği için, zannedilenin aksine hastalık yapma ihtimali yoktur.
Son haftalarda Avrupa’da ve Kuzey yarım kürede yer alan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de grip olan hasta sayılarında artış görülmektedir ve artış devam edebilir. Grip hasta sayılarındaki artış olağan bir durum olup geçmiş grip sezonları ile kıyasladığımızda benzer olduğu görülmektedir. Ülkemizde dolaşımdaki baskın grip virüsü influenza A(H3N2) virüsüdür. Bununla birlikte grip benzeri hastalıklara neden olan diğer solunum yolu virüsleri de dolaşımda yüksek düzeyde yer almaktadır. O yüzden her solunum yolu problemi, grip olarak algılanmamalıdır. Uygun testler yapılarak daha hafif derecede seyir izleyen grip benzeri durumlardan ayırt etmek gerekmektedir. Üzerine bakteri enfeksiyonu eklenmediği sürece, antibiyotik tedavisinin yeri yoktur.
Sonuç olarak maske mesafe hijyen ve ortamın uygun havalandırılması, Covid-19 enfeksiyonunda olduğu gibi burada da çok önemli koruyucu önlemlerdir. Risk grubunda olan kişilere zamanında aşı yapılması ve hastalık durumunda en kısa zamanda tedavisine başlanması istenmeyen sonuçları önlemede çok önemlidir.
DR. ŞÜKRÜ ÇİDO
TÜRKİYE HASTANESİ ÇOCUK KLİNİĞİ