Depremlerin doğal afetler olması nedeniyle, önleyemeyeceğimiz gerçeği bizleri korkutabilir ancak alınacak pek çok önlemle depremlerin zararlarından korunmamızın mümkün olduğu da bir gerçektir. Depremin kendisinin değil tedbirsizliğin zarar vereceğini, gerekli önlemleri alarak önüne geçebileceğimiz gerçeğini kendimize sık sık hatırlatmalı ve bu doğrultuda önlemler almalıyız.
Deprem biz yetişkinleri etkilediği kadar hatta daha da fazla çocukları da etkilemektedir. Çocuklarımızı, oluşabilecek fiziksel zararlar kadar psikolojik zararlardan da korumak biz yetişkinlerin görevidir. Çocuklar, yaşadıkları olaylardan, özellikle en yakın çevreleri olan ailelerinin verdikleri tepkilere göre etkilenirler. Korku kaygı gibi olumsuz duygular, en yakın çevrelerinden çocuğa bulaşır. Bu nedenle öncelikle kendimizi deprem durumunda sakin olma konusunda eğitmeli, eğer bu kaygıyla baş edemiyorsak uygun uzmanlaşmış merkezlerden destek almalıyız. Çünkü deprem anında çocuklar, en çok yakınındaki kişilerin tutum ve davranışlarından etkilenirler. Yanlış tutum ve davranışlar, çocuklarda ciddi anlamda travmatik etki oluşturabilir. Hatta çoğu zaman depremin kendisinden daha çok çevredeki panik ve korkutucu davranışların, çocuklarımıza psikolojik olarak zarar verebileceği gözlenmiştir. Sakinliğimizi koruyarak çocuğumuza yanında olduğumuzu, güvende olduğunu hissettirmeliyiz.
İnsan olarak, belirsiz şeylerle başa çıkmakta zorlanırız. Özellikle çocuklar doğru bilgilendirme yapılamadıysa depremi tanımlayamazlar. Bu durumla ilgili kendilerini suçlu hissedebilir ya da sahip oldukları yüksek hayal güçleri ile olağanüstü anlamlar yükleyebilirler.
Depremin ne olduğuyla ilgili çocuklarımızın yaşına uygun açıklamalar, tanımlamalar yapmalıyız. Bu durumu oyuncaklardan, kitaplardan yararlanarak anlatmak çocukları kaygıdan uzaklaştırır. Deprem anında neler yapılması gerektiğiyle ilgili çocuklarımızla konuşmalı hatta bunları birlikte uygulayarak çocuklarımızı olası deprem anına karşı hazırlamalıyız. Deprem çantasını birlikte hazırlamak ve bu konuda da çocuklarımızı bilgilendirmek de fayda sağlayacaktır. Çocuklarımıza deprem anında ve deprem sonrasında güvende olduklarını hissettirmek yapabileceklerimizin en önemlisidir.
Depremlerle ilgili çok sık veya uzun konuşmalar çocuklarımızın yanında konuşulmamalı, deprem bölgelerinde yaşanan yıkım ve enkaz görüntülerinden çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Özellikle bu dönemlerde TV, internet gibi medya kanallarının bu tarz görüntülerinden çocuklarımızı uzak tutma adına daha fazla dikkatli olmalıyız.
Deprem sonrası çocuklarımızda alt ıslatma, uyku bozuklukları, kabuslar, konuşma bozuklukları, yeme bozuklukları, tırnak yeme, parmak emme, yalnız kalma korkusu, nedensiz ağrılar, içe kapanma ve öfke nöbetleri gibi belirtiler sıklıkla görülmektedir. Dirençli bir şekilde şikayetleri devam ederse, uygun danışma merkezlerinden destek almak gerekir.
Depremlerin olumsuz etkilerinin gerekli önlemler alınmamasının yanı sıra, hem fiziksel hem psikolojik zararların deprem durumunda panikletmesi ve uygunsuz kaçma davranışları yüzünden olduğunu unutmamalıyız. Nasıl ki fiziksel zararlar için önlemler alıyorsak, psikolojik zararları önlemek adına da verilen öneriler doğrultusunda kendimizi ve çocuklarımızı hazırlamalıyız.
Dr Şükrü Çido
Türkiye Hastanesi